Rakip firmayı eleştirmek,
rakip firmayla müşteri önünde güreşmek gibidir ;
Kazansanız dahi
üzerinize çamur bulaşır.
Müşteri Çeşitleri
Sadık
Müşteri :
Sadık müşteri dost gibidir , terk etmez ama para da
kazandırmaz. Sadık müşteriler sabit giderlerinizi
karşılayan güvenilir gelir kaynaklarıdır. Sadık müşteri
sadece ufak firmalardaki, birebir ilişkilerle sağlanan,
çekirdek bir ticari ilişki değildir. Markaların da
sunduğu değere bağlanan sadık müşterileri vardır. Ama bu
sadakat karşılıklı bir ilişki ve bu mesajın beslenmesini
gerektirdiğinden oldukça maliyetlidir. Marka değerinin
ötesinde özele inip ayrıcalıklı bir durum
yaratamadığınız sürece ilişki yok olur.
Rasyonel müşteri:
kampanyalar ya da cazip ürünler bu müşterileri mıknatıs
gibi çeker. Rasyoneldirler , ucuz olduğunuz sürece
müşteriniz olarak kalmaya devam ederler. Satışın
gerçekleşmesi müşteriye değil rakip firmalara bağlıdır.
Siz ürünü anlatırsınız ama gözü sürekli fiyat
etiketindedir .
Entelektüel
müşteri : Satıcının tutarlılığı , konuya
hakimiyeti , net yanıtlar ve rakamlara başvurması ikna
edici öğelerdir. Sakin bir üslup ve mantıklı cevaplar
fiyatın önüne geçebilir. Ürünü alırken kazanmaktan daha
ziyade, problem çıktığında mağdur olur muyum gibi
endişelerini giderdiğinizde, satış gerçekleşir. Ufak
alıcı taktikleri uygularlar. Örneğin ; Pazarlık yapmaya
çalışırlar ama bu pazarlık yaparak mal alacakları için
değil pazarlık payı bırakan, fiyat istikrarı bulunan bir
firma olup olmadığınızı anlamak için atılmış bir yem
olabilir.
Turist müşteri :
alışveriş değil, gezmek bir ihtiyaçtır bu müşteriler
için ama almaya da her zaman hazırdırlar. Daha çok
zamanınızı alırlar ve uygun bir teklif dahi sunsanız,
başka bir firmaya sorup, emin olmadan almazlar. Daha çok
soru sorarlar ama bu soruların hiçbirinin cevabı ürünü
alma nedenlerini oluşturmaz. “şöyle bir özelliği olsa
belki işime yarardı “ gibi cümlelerle ürün hakkında
alternatif geliştirir ve düşünürler. Ürünü sunduğunuz
standart şartlarla almazlar , bu şartlar ihtiyaçlarını
giderse dahi ertelerler. Daha özel , artı bir şeyler
yapmanız gerekir.
Hikayeci müşteri
: Hikayesini dinlemeden mal satamazsınız.
Konu uzadıkça akrabalığa kadar gider. İlk soru ,
memleket nere, şeklinde olur genellikle. Hikaye
tamamlanır ve mutlu son : satış gerçekleşir
Rutin çalışma ve getirdiği
anlamsızlık
Size, gözlerinizi kapatıp 50 ytl’yi tarif etmenizi
söylesem, emin olun tarif edemezsiniz. Üzerindeki 10
öğeyi sıralayın desem sıralayamazsınız. Bunun nedeni her
zaman bu parayı görüyor olmanızdan dolayı
duyarsızlaşmanızdır.
Daha önce çalıştığım firmada, her Perşembe aynı saatte
rutin olarak bizi ziyaret eden bir satıcı vardı. Geliş
gidişleri zaman zaman müdürleri tarafından denetlenir,
ben ise her Perşembe aynı satte o satıcının kapımızı
çalacağını bilirdim. Sürekli aynı saatte gelmesi, o
satıcının anlattıklarını, yapması gereken rutin bir iş
olarak algılamama , yaptığı işi anlamsızlaştırmama yol
açardı.. Bana o satıcının bugün ne sattığını , ürününün
özelliklerini sorsanız, sizin 50 ytl’ ye baktığınız gibi
bakardım.
İlaç firmaları ve diğer firmalarda satıcı belirli bir
rut planı dahilinde gezer. Oysa bu ziyareti karşıdaki
insanı şaşırtacak , dikkatini çekecek değişken bir rut
planına sokmak ziyareti daha anlamlı kılmaya yaramaz mı
? Doktorun ya da müşterinin karşısında rutin olarak
duran bir tablo gibi kendinizi anlamsızlaştırmak ,
satıcıya emirleri uygulayan bir asker değil, insiyatif
sahibi , güvenilir bir kimlik kazandırmaz mı ?
Satışın Hikayesi
5 yıl önceki satış müdürüm bana
şöyle derdi : “ bana hikaye anlatma , ne sattığını söyle
“ bugün ise sattım, dediğimde müdürüm bana şöyle diyor “
bana bu satışın hikayesini anlat “
Elindeki çantayla hergün yeni bir müşteri bulan ,
müşteri portföyüne her gün yeni bir müşteri ekleyen
satıcı modelinin üzerini çoktan toz kapladı. Geçmişte
iyi satıcı ve firma denklemi kazancı getirirdi , bugün
ise iletişim… Satıcının firmayla kurduğu iletişim , her
müşteri için oluşturulan data-base sistemi ve takibi ,
bu bilgi alışverişinin sürekliliği… Önemli olan satış
değil , bu satış hikayesinin içindeki veriler , ayrıntı
noktalar, bu satışı kişisel bir başarı durumundan
çıkartıp , bir sistem haline getirecek ip uçları
Rekabetin artması , yeni oyuncuların günden güne
çoğalmasıyla satışın ve pazarlamanın da misyonu hızla
değişiyor. Artık kar getiren müşteriyi elinizde tutmak ,
müşterinin kar getiren durumunu koruyabilmek satıştan
daha önemli. Satış artık satmak değil , müşteri
menfaatini müşteri adına koruyabilmek. Müşteri menfaati
ile firma menfaati arasındaki dengeyi sağlayabilmek.
Müşterinin, firmanızdan en çok faydayı sağlayabileceği
yol konusunda rehberlik etme
Müşter itirazına
karşı doğru satıcı yaklaşımı
Bir müşteri ne zaman
itiraz etse , öfkelense burada bir abartı vardır. Duygusal
faktörler , aldatılma hissi ile itiraza mutlaka abartılı
ifadeler ekler. Müşteri maduriyeti müşteri ifadesine göre
daha hafiftir.
Böyle bir itiraz durumunda satıcı , aksi şeyler söyleyip
savunmaya geçerse büyük bir ihtimalle kaybeder. Çünkü
abartılı itiraza tatmin edici bir yanıt da abartı içerir.
Daha gerçekçi bir yanıtla karşı durmanız güçtür. Böyle bir
karşı duruş , daha güçlü bir yanıtla müşteri karşısında
haklı olmaya çalışmak sizi bir tartışma ortamına sürükler.
Uzlaşma için gerekli artılarınızı eksiye çevirirsiniz.
Böyle bir durumda yapılması gereken müşterinin itiraza
kattığı abartıyı ortaya çıkararak müşterinin bu abartıyı
kabul etmesini , görmesini sağlamaktır.
Müşteri : Ürünü sattıktan sonra ne gelen var , ne de giden ,
hiç kimse bizimle ilgilenmedi.
Böyle bir durum karşısında satıcı “daha geçen ay bizzat
kendim geldim” gibi bir yanıt verirse, müşteri de “geldiniz
ama… “ gibi cümlelerle savunmaya geçecektir.
Bunun yerine müşterinin itiraz ederken kullandığı abartı
katan kelimeyi yakalamak gerekir. Mantık ile karşı çıkarak
mantık savaşına girmek yerine cümlenin yumşatılmasına
çalışılmalıdır .
Örneğin : “hiç kimse bizimle ilgilenmedi “ itirazına karşı ,
hiç kimse mi ?
Müşteri tekrar : Evet , tamam 1 ay önce geldiniz ama hiç
yardımcı olamadınız ?
Hiç yardımcı olamadım mı ?
Tamam , uğraştınız ama halen cam kapanmıyor.
Büyük bir ihtimalle nem kapmıştır , hemen sizinle gelip
problemi çözeceğim.
Müşteriyle “hiçyardımcı olmadınız “ gibi bir çalışma
düzeniniz gibi sonuçlanmayacak genel bir tartışmaya girmek
yerine, abartılı ifadeleri yumşatarak , sorunu daha somut
bir düzeye indirgemek ve noktayı koymak
Kuşku uyandırarak satış
Matematiğin hiçbir zaman
tek başına satışı gerçekleştirebildiğine şahit olmadım.
Çoğu satış kitabında : elinize bir kağıt alın, ikiye
bölün ve eksi ve artılar hanesi oluşturun, artıların
daha fazla olduğunu gören müşteri ikna olacaktır , der.
Bu kuralı uygulayıp giden satıcı arkasında eksik bir
şeyler bırakmıştır. Ben her zaman faydanın eksi ve
artısını doldurmaktan ziyade karşımdaki müşteriyi iki
parçanın bir birleşimi olarak görürüm. Duygu ve mantık ,
hisler ve akıl … Müşterideki bu iki denge , kağıttaki
bilançodan daha fazla sonuç verir.
Avrupada ticaret daha rasyonel bir çizgidedir.
Bilançodaki rakamlar , eksiler ve artılarla iş yapılır.
Bizim kültürümüzde ise çok fazla mantıklı olandan
tereddür edilir. Bizim müşterimiz “ acaba daha fazla ne
alabilirim , ileride konuştuklarımız dışında bir şeyleri
de bu satıcı verebilir mi “ gibi sorular sorar.
Müşterinin kafasında “belki “kuşkusunu uyandırmadan ,
alacağı şeyin net sınırlarını çizerek satışı diğer bir
satıcıya kaptırırsınız.
Daha önce çalıştığım bir işyerinde büyük bir iş için
teklif vermiştik.Ancak müşteri her defasında bizim
fiyatımızı rakip firmaya söylüyor , o da daha düşük bir
fiyat veriyor , müşteri tekrar birşekilde rakip firmanın
verdiği fiyatı bize duyurarak fiyatı aşağı çekmeye
çalışıyordu.
Bu piyasada çok sık kullanılan bir yöntemdir , işletme
kitapları literatüründe yer almaz ama rekabet , sıcak
para sıkıntısı gibi günümüz koşulları bu tür bir işleyiş
için uygun ortam sağlar. Her neyse , ben ise müşteriye
dönüp “ Ahmet bey son teklifimiz budur ama iş el sıkışma
aşamasına geldiğinde sizin bende saklı bir iskontonuz
daha var “ şeklinde dönüş yaptım. Bu şekilde müşterinin
bu oyununun önünü keserek , kafasındaki “ acaba daha
cazip bir teklif olabilir mi “ soru işaretiyle rakip
firmaya işi vermesinin , benimle el sıkışma aşamasına
gelmesini sağladım.
Soru işareti ve kuşku müşteriye tekrar sizin kapınızı
çaldırır . 100 liralık bir iskonto müşteriyi 110 liralık
bir iskonto bulana kadar size bağımlı tutar , 50 liralık
bir iskonto ve kuşku ise elini pazarlık için uzattırır.
|